top of page

Tarih, Kuram ve Tasarım İlişkisi Üzerine

Güncelleme tarihi: 7 Haz 2023

Tarih, geçmişteki insan topluluklarının bütün faaliyetlerini inceleyen ve bunlara ışık tutan bir bilim dalıdır. Toplumlar arasındaki kültürel etkileşimleri, kavramların yıllar içindeki değişimini, toplumların sanat anlayışında görülen farklılıkları, ekonomik/siyasi/dini/sosyal her faaliyeti ve bunlar arasındaki ilişkiyi kapsar. Dolayısıyla diğer her olguda olduğu gibi, tarihin içinde değişen ve gelişen kuram ve tasarım kavramlarını da tarihten bağımsız olarak düşünemeyiz. Her şey tarih içinde zaman geçtikçe değişir. Bu nedenle kuram ve tasarım dinamiktir. Yeniliklere açık, akışkan ve değişkendir. Her dönemde biraz daha değişmiş bir sanat anlayışıyla karşılaşırız. Bu, çeşitli olaylar ve geçen zaman sonucunda insanlığın vizyonunun, bakış açısının ve düşünce tarzının farklılaşmasından kaynaklanan bir değişimdir. Tasarımın dinamik olmasının sebebi insanın tasarımdan, tasarımın ise insandan beslenmesidir. Tasarımda yüzyıllar boyunca süregelen tek bir sabit anlayış yoktur. Çünkü insandan beslenen tasarım anlayışı toplumsal ihtiyaçların ve estetik anlayışının zamanla değişimine bağlı olarak evrilir. Tasarım zaten insan düşüncesinden var olduğundan yıllar geçtikçe zekasını daha çok kullanmaya başlayan ve hayatta kalmanın tek dert olmadığı derecede refah seviyesine ulaşmış, hayal gücünün varlığını keşfetmiş insanoğlu tasarım yapmayı estetik kaygıyla gelen bir ihtiyaca dönüştürmüştür. Kuram, bilim/sanat ile ilgili bir sorunu ilgilendiren ve uygulamadıkça gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, doğru olup olmadığı bilinemeyen düşünülerin topudur. Yani kısacası tasarlama dürtüsünü oluşturur. Bu üç kavram da birbirine bağlıdır ve birbiri içinde dinamiktir. Kavramlar da böyledir, yıllar geçtikçe manaları değişir. Mesela 17-18. yy’larda ve 19. yy’ın ilk yarısında Japonya’da sadece inşa etmek kavramı vardı. Mimarlık kavramı sonradan oluştu. Şuan sanat, müzik ve ressamlığı kapsayan eskiye göre çok geniş bir kavram. Düşünmek yeni bir şey üretmenin tek yoludur. Düşünmeden tasarım yapılamaz. Tasarımcı genel bir sorunu veya ihtiyacı göz önüne alır, kendi isteği ve estetik anlayışı doğrultusunda düşünerek, denemeler ve ölçümler yaparak bir tasarım ortaya çıkarır. İnsanlar tarihsel bağlamda düşünür ve düşünmek toplumsal bir eylemdir. Tasarımcı her ne kadar kendi yorumunu ve öznelliğini katsa da ister istemez tasarımında baskın bir şekilde yaşadığı toplumun değerleri ve tarihinden izlere rastlanır. Çünkü insan toplumu oluşturan en küçük yapıtaşıdır. Dolayısıyla fark edilmese de toplumdaki en ufak değişimden etkilenirler ve bunu eserlerine yansıtırlar. Toplumlarsa aralarındaki etkileşimle ve yaşantılarıyla tarihi oluştururlar. Sonuç olarak bu üç kavram da birbirini var eden ve neden-sonuç ilişkisiyle bağlı kavramlardır. Kuram, tasarımın oluşmasını tetikleyen düşüncedir. Tasarım bulunduğu toplumdan etkiler barındırır. Toplumlar ise tarihin seyrinde farklılaşır.


Bilge Yılmaz



Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

© 2023 by Düşünce Treni. Powered and secured by Wix

bottom of page