top of page

İngiltere'de Yaşamın PÜF Noktaları

İngiltere’de yaşam, özellikle Londra harici daha küçük şehirlerde oldukça sakin ve düzenlidir. Eğer İstanbul gibi bir şehirde yaşamaya alışkınsanız bu sakinlik size biraz sıkıcı bile gelebilir. İnsanlar adeta hiçbir aceleleri yokmuş gibi davranırlar. Ve İngilizler oldukça kuralcıdır. Kurallarda hiçbir esneme göstermezler. Oldukça dakik ve sorumluluk sahibidirler. Örneğin Oxford’a ilk gittiğimde markete girmiştim ve yanlışlıkla engelliler için ayrılmış bir market arabasını almıştım. Güvenlik beni hemen uyarıp başka bir market arabası almamı söyledi. Başlangıçta buna oldukça şaşırmıştım. Otobüslerde engelliler ve yaşlılar için ayrılmış koltuklar vardır. Başka yer yoksa oturabilirsiniz fakat pek hoş karşılanmaz. Otobüsten inerken neredeyse herkes otobüs şoförüne ‘Cheers!’ diyerek teşekkür eder. ‘Cheers’, İngiltere’de en çok kullanılan teşekkür kelimesidir. Otobüste ödeme yaptıktan sonra otobüs biletinizi almanız konusunda otobüs şoförü oldukça hassastır. Olası bir kontrolde biletinizi göstermelisiniz. Engelli bir vatandaş otobüse binmek istediğinde otobüs şoförü otobüsten çıkar ve rampayı açar. İnsanların birbirine gösterdiği bu nezaket, benim oldukça şaşırdığım bir durumdu. Londra dahil, neredeyse hiçbir zaman korna sesi duyamazsınız. Bu o kadar alışılmadıktır ki, korna çaldığında herkes o tarafa doğru bakar. Yaya geçidinde kesinlikle tüm arabalar yayalara yol verir. Türkiye’den farklı olarak İngiltere’de sağ ve sol şeridin ters olduğunu sakın unutmayın. Karşıdan karşıya geçerken dikkatli olun. Araba sürerken de çok dikkatli olun çünkü direksiyon, arabalarda sağ taraftadır.

İngiltere’de hiçbir sokak hayvanı yoktur çünkü hepsi barınaklardadır ya da sahiplenilmiştir. Fakat Oxford’da sincap ve tilki görmüşlüğüm çok vardır. İngiltere’de park ve bahçeler oldukça sade ve hiç dokunulmamış gibidir. Çocuk oyun alanlarına rastlamak nadir bir şeydir. İngiltere’de havanın genellikle kapalı olması ve güneşli havaların nadir olmasından dolayı insanlar güneşli havalarda park ve bahçelere gidip güneşlenirler. Güneşli havalar onlar için çok nadir ve mutluluk vericidir. Ancak İngiltere’nin havası söylenildiği gibi insanı depresyona sokmaz, bu yanlış bir algıdır. Ayrıca söylenildiği kadar soğuk da değildir. Bahar aylarında gayet sıcak ve güneşlidir. Fakat çok yağmurlu olduğu gerçekten de doğrudur. Şemsiye ve bot götürmeyi unutmayın. Ülkede genelde çok az kişi sigara içer bu nedenle tekel sayısı da nispeten azdır. Unutmayın ki yere izmarit atmak çok ayıp karşılanır ve polis sizi yere izmarit atarken görürse size para cezası verebilir. Sokakta sıklıkla sigara söndürülebilen çöp kutuları bulunur. Sigaranızı bu kısımda söndürebilirsiniz. Kafelerin çoğunda açık alanda bile sigara içilmez uyarısı bulunur. Ayrıca ülkede açık alanda oturma yeri olan kafe ve restoran sayısı azdır. Sokak ve caddeler oldukça temizdir. İngiltere’de oldukça popüler olan ve Türkiye’de pek rastlamadığımız bir alışkanlık da sigara yerine ‘vape’ denilen elektronik ve aromalı sigaralardan içmektir. Sokakta sıklıkla vape içen insanlara rastlayabilirsiniz. Fakat iç mekanlarda vape içmeye izin yoktur.


İngiltere’de sigara pahalıyken alkol oldukça ucuzdur. Biraya benzeyen ‘Cider’ denilen bir içki türleri vardır. Pek çok farklı aroması olan Cider’ı denemeden geçmeyin. Ben şahsen biradan daha çok sevdim. İnsanlar soğuk havaya çok alışkın olduklarından soğuk ve yağmurlu havalarda bile incecik tişörtlerle ve şortlarla gezerler. Bu bana oldukça tuhaf gelmişti. Sokakta yürürken yemek yeme kültürü oldukça yaygındır. Marketlerde çok fazla hazır gıda bulunur. Demek istediğim, yarı pişirilmiş tavuk, et ve balık, dilimlenmiş ve pişirilmeye hazır ürünler, yıkanmış ve doğranmış meyve sebzeler, hazır salatalar yemek yaparken size çok az iş kalmasını sağlar. Ayrıca yapılacaklar listenize meşhur İngiliz kahvaltısını denemeyi kesinlikle ekleyin.


Bir diğer önemli konu ise İngiltere’ye giderken yanınızda kredi kartı götürmeniz. Çoğu kafe, bar, restoran ve eğlence mekanı yalnızca kartla ödeme almaktadır. Eğlence mekanlarına girişte ise ne kadar yaşlı gösterirseniz gösterin kimliğinize bakmak zorundadırlar. Kimliğinizi yanınıza almayı unutmayın. Kimliğinize bakmadan asla sizi içeriye almazlar. Kuaför ve bakım hizmetleri oldukça pahalıdır. ‘Primark’ mağazasında çok uygun fiyatlı ve çok güzel ürünler bulunuyor. Burada kıyafet, ev ürünleri, valiz, ayakkabı gibi neredeyse her şeyi bulabilirsiniz. Bu mağaza hep çok kalabalık olur. ‘Tk Max’ mağazası ise ünlü markaların hafif defolu ürünlerini çok uygun fiyata sattığından oldukça popülerdir. Ve bu defolar neredeyse hiç belli olmayacak şekildedir.


İngiltere’de eksi bir özellik olarak sağlık hizmeti yetersizdi. Hastanede acil bir durumunuz olsa bile uzun saatler boyunca bekletilebilirsiniz. Antibiyotik ve reçeteli ilaç almak ve doktor randevusu almak çok zordur. Bu yüzden eğer uzun bir süre kalacaksanız özellikle antibiyotik içeren büyük bir ilaç stoğu ile gitmenizi öneririm. Ben gittiğimde eczane bulmaya çalışırken çok zorlanmıştım. Eczaneler ‘Boots’ markası adı altında toplanmıştır. Bu marka, Gratis ve Watsons gibi kozmetik ürünler satarken aynı zamanda da eczanedir. İlaç almanız gerekiyorsa direkt olarak ‘Boots’a gidebilirsiniz.


Restoranlarda servis ücreti genelde hesaba eklendiğinden ekstra bir bahşiş bırakmanıza pek gerek yoktur. İngiltere’de çok fazla evsiz vardır. Genellikle zararsız olmakla birlikte siz yine de dikkatli olun. Genelde sizden bir iki sigara ya da bozukluk isterler. Ancak benim tavsiyem çok muhatap olmamanız yönünde.


İngiltere’de gençlerin garsonluk, baristalık, barmenlik gibi yarı zamanlı işlerde çalışmaları oldukça yaygın bir durumdur. Özellikle öğrencilerde. Siz de bir öğrenci olarak gidiyorsanız yarı zamanlı işlere başvurabilirsiniz.


İlk gittiğimde İngiliz aksanını anlamakta oldukça zorlandım. Fakat zaman geçtikçe buna alıştım ve şu anda çok hızlı konuşulsa bile anlıyorum. Size tavsiyem, sakın İngilizce konuşurken İngiliz aksanı yapmaya çalışmayın, sizinle dalga geçebilirler. Ve bence Türk aksanı gayet hoş! İngilizlerin çok soğuk ve sıkıcı insanlar olduklarına dair yaygın bir kanı var. Çok da neşeli ve cana yakın olmamalarıyla beraber bu bence abartılmış bir düşünce. Yalnızca rasyonel, kuralcı ve bizim toplumumuza göre daha bireysel insanlar. Ancak bu onları soğuk insanlar yapmıyor.


Asya yemeklerine ülke genelinde çok rağbet var. Örneğin ‘Itsu’da ucuz ve güzel sushi ve Asya yemeği yiyebilirsiniz. ‘Ask Italian’, ‘Bella Italia’, ‘Franco Manca’ gibi zincir restoranlarda güzel İtalyan yemeği yiyebilirsiniz. Kozmopolit bir ülke olduğundan dolayı pek çok milletten ve kültürden insanı barındırır. Bu nedenle mutfağı da bir o kadar karmadır. Hint ve Thai mutfakları da oldukça yaygındır.


Sabaha karşı 03:00 gibi eğlence mekanı çıkışlarında yolda pek çok yemek satan Türk dönerci büfeleri görebilirsiniz. İngilizler döneri çok seviyorlar. Lahmacuna ise ‘Turkish Pizza’, yani ‘Türk Pizzası’ diyorlar.


Ayrıca, saat 19:00 gibi neredeyse tüm mağaza, kafe ve restoranlar kapandığından yalnızca bar ve eğlence mekanlarını açık bulabilirsiniz. Türkiye’den çok farklı olan bu durum bana oldukça şaşırtıcı gelmişti.


İngilizler çok çay tüketir ve sütlü çayı çok severler. İngilizlerin en meşhur yemeği olan ‘Fish and Chips’i denemenizi şiddetle tavsiye ederim. Fakat gariptir ki İngilizlerin mutfağında kendine has pek yemek yoktur. Domuz yemeklerde çok sık kullanılır. Eğer domuz yemekten kaçınıyorsanız kesinlikle yemeğinizin içeriğini menüden kontrol edin. Alerjiniz varsa yine menüden alerjen uyarılarına bakabilirsiniz. Garsonlar bu konuda oldukça hassastır ve siz sipariş vermeden önce çoğunlukla alerjiniz var mı diye sorarlar.


Ülkede bisiklet kullanımı oldukça yaygın olmakla birlikte özellikle Londra’da metro ağı da çok gelişmiştir.


Umarım sizin için faydalı bir yazı olmuştur. Daha fazla sorunuz ve merak ettiğiniz farklı konular varsa yorumlarda buluşalım!







Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

© 2023 by Düşünce Treni. Powered and secured by Wix

bottom of page